Yeni nesil büyümeyi reddediyor. Şimdilerde 25-40 yaş
aralığındaki nesil ev satın almayı, evlenmeyi, çocuk sahibi olmayı, kariyer
planı yapmayı bir hayal olarak görüyor. Oysa anne-babaları o yaştayken bunların
birçoğunu yapmıştı
Geçenlerde babamla yemek yedik. Beni en sevdiği restorana
götürdü ve birden, şimdiye kadar özenle uzak durduğu tarzda bir konuşma yapmaya
başladı. Kendimi aile kurmaya hazır hissediyor muydum? Para biriktiriyor
muydum? Birgün bir ev sahibi olmayı düşünüyor muydum? Kariyerimin bir sonraki
adımını planlıyor muydum?
Bu soruları düşünce onun yüzüne boş gözlerle baktım ve tüm
dünyadaki ergenlerin en çok kullandığı o cümleyi kurdum: “Bilmem”
Ancak tek bir sorun vardı; o da artık ergen olmadığım. 34
yaşındaydım.
Babam benim yaşımdayken altı yaşındaki kardeşimi ve sekiz
yaşındaki beni okula götürüyor, oradan işe gidiyordu. Bir evi vardı. Kısacası,
o dönem orta halli bir ailenin sahip olduğu her şeye sahipti.
Ben ise kız kardeşimle birlikte kirada oturuyordum ve açıkçası
kenarda hiçbir yatırımım yoktu. Evlilik ve çocuk sahibi olma konusunda
düşüncelerim ise sadece birer düşünceden ibaretti ve 23 yaşımdaki
düşüncelerimden farksızdı. Benim kariyer planım, babamın dediği gibi bu hafta
sonunu idare edecek kadardı. “Bunlara kafa yormayı düşünüyor musun? Artık 20
yaşında olmadığının farkındasın değil mi” diye sordu.
Açıkçası bundan pek de emin değildim. Birçok açıdan bir
yetişkindim; vergilerimi ödüyordum, oy kullanıyordum, bazı kuruluşlara bağış
yapıyordum ancak umutsuzca yaşımı inkar ediyordum.
Profesör Furied, yetişkinlerin Harry Potter, Açlık Oyunları,
Twilight gibi çocukların ve gençlerin ilgisini çekecek eserleri yakından takip
etmesini yetişkinlikten kaçma isteğine bağlıyor
Hayatımın eşini bulacağımı, hayatımın düzene gireceğini
düşünmüştüm ama öyle olmadı. Bu yüzden 10 yıl önce nasılsa, o şekilde
davranmaya devam ettim. Paramı biriktirmek yerine hepsini geldiği gibi
harcadım. Arkadaşlarımla bir gece daha dışarı çıkmak için kendimi zorladım. Bir
an bile ev almayı düşünmek yerine kiralık evlere paramı harcadım. Hala
büyümemiştim. Sorumsuz ve ergen miydim? Evet.
Geçenlerde yalnız olmadığımı ve benim gibi insanlara verilen
bir isim olduğunu fark ettim: Peter Pan jenerasyonu. 25-40 yaş arasında olup da
uzatılmış bir ergenlik dönemi yaşayan ve evlilik, ev alma, çocuk sahibi olma
gibi sorumluluklardan kaçan bir nesil… Bu konu üzerine çalışan Kent
Üniversitesi’nden sosyolog Profesör Frank Furedi “Bugün toplumumuz, ergenlik
çağında takılıp kalmış kayıp oğlanlar ve kızlarla dolu” diyor. Bu kişiler
genellikle 30 yaşına kadar aileleriyle yaşıyor, evlilikten mümkün olduğunca
kaçıyor ve hayatlarına 20’li yaşlarındaymış gibi devam ediyor.
Peter Pan jenerasyonunun ne kadar yaygın olduğunu anlamak
için sadece istatistiklere bakmak bile yeterli. Örneğin 1970’lerde erkekler
ortalama 24, kadınlar ise 22 yaşında evleniyordu. Bugün ise bu sayı erkeklerde
32, kadınlarda 30’a çıkmış durumda. Son dönemde yapılan çalışmaklar, günümüzde
30’lu yaşlarının sonlarında veya 40 yaşında evlenen kadınların sayısının, 10
yıl öncesinin iki katı kadar fazla olduğunu gösteriyor. Öte yandan birçoğumuz
evliliği tümden reddediyoruz. İngiltere’deki istatistiklere bakıldığında 50 yaş
altındaki kadınların yarısından fazlasının hiç evlenmediği görülüyor.
Benzer veriler ev alma konusunda da geçerli. 80’li yıllarda
ilk defa ev sahibi olanların yaş ortalaması 29 iken günümüzde bu yaş ortalaması
38’e çıkmış durumda. 2025’te ise bu sayının 41’e kadar yükselmesi bekleniyor.
Yeni nesil büyümeyi reddediyor. Şimdilerde 25-40 yaş
aralığındaki nesil ev satın almayı, evlenmeyi, çocuk sahibi olmayı, kariyer
planı yapmayı bir hayal olarak görüyor.
Peki tüm bu değişiklikler neden kaynaklanıyor? Neden
günümüzde 25-40 yaş arasındakiler uzatılmış bir ergenlik dönemi yaşıyor?
Bunun sorumlusu olarak ilk başta ekonomik gelişmeleri
gösterebilirsiniz. Artık ev almak eskiye göre çok daha zor. Örneğin
İngiltere’de 20-34 yaş arasındaki 3 milyon kişi ailesiyle yaşıyor. Bu sayı 1997
ile 2011 yılları arasında yüzde 20 artış kaydederek 3 milyona çıktı.
Ancak Profesör Furedi, yetişkinlerin bu “ergenleşmesi”
sorunu için ekonomik gelişmeleri suçlayamayacağımızı söylüyor ve bu durumu
şöyle açıklıyor:
“Geçmiş yüzyılda da birçok ekonomik sıkıntı yaşandı ancak
asıl mesele, bu jenerasyonun kendi içinde sıkışıp kalmış olması. Ekonomik
zorluklarla karşılaşıldığında, parasız kalırsın. Bugün ise insanlar sadece
bahaneler buluyor. İnsanlar kendilerini yetişkin olarak görmekten korkuyorlar.
Yetişkin olmanın iyi bir şey getirmediğini düşünüyorlar. Tüm kültürel değerlerimiz
gençlikle ilişkili ve bundan uzaklaştıkça, daha gergin bir hale geliyoruz.”
Profesör Furedi, yetişkinlerin Harry Potter, Açlık Oyunları,
Twilight gibi çocukların ve gençlerin ilgisini çekecek eserleri yakından takip
etmesini, Simpsons gibi çizgi filmlerin bu kadar meşhur olmasını, bilgisayar
oyunu oynayan yetişkinlerin sayısının artmasını da hep yetişkinlikten kaçma
isteğine bağlıyor ve şöyle devam ediyor:
“İnsanlar çocukça davranışlarını kaygısız olmakla eşdeğer
görüyor. Oysa bunların hepsi korkudan kaynaklanıyor. Günümüzde insanların
gelecekten ve risk almaktan korktuğu bir kültürün içindeyiz. İnsanlar
incinmekten korktukları için başkalarına söz vermekten kaçınıyor. Bunu eve
çıkmak veya biriyle hayatınızı birleştirmek için düşünebilirsiniz.”
Belki de şehirdeki tüm eğlence mekânlarını gezip, ışıkların
yüzümüzdeki çizgileri saklayacağını, genç işi kıyafetlerimizin bizleri 20’li
yaşlarda göstereceğini düşünüyoruz. Belki artık büyümenin vakti gelmiştir. Şu
yaz ayları geçsin, belki büyürüz…
Kaynak: http://www.uplifers.com/gunumuzde-25-40-yas-arasindaki-nesil-buyumeyi-reddediyor/
Uplifers