Edebiyatımızda pek az şair,
tabiat ve mizacını Tevfik Fikret kadar şiirine yansıtabilmiştir. Sevgi ve
nefretleri, sevinç ve kırgınlıkları, umut ve bezginlikleri, onur ve gururu, şiirlerinde
derinden hissedilir. Bu yüzden Fikret’in kişiliğini iyi tanımamız gerekir.
Tevfik Fikret bugünün küçükleri
yarının büyükleri ve ülkenin geleceğidir diye düşünerek çocuklara ve gençlere
ayrıcalıklı bir önem vermiştir. Ülke kalkınmasında bu dinamik kitleye önemli misyonlar
yükleyen Fikret, özellikle modern bir eğitim sistemine ihtiyaç duyulduğuna işaret etmiştir. Bu açıdan
şiirlerinde; çağdaş, gerilikten
uzak hurafelerden arındırılmış bir eğitim anlayışının çocuk ve gençler üzerinde yaratacağı olumlu
etkiye dikkat çekmiş ve öğretmenliği
boyunca da görev yaptığı eğitim kurumlarında bu ilkeleri yerleştirmek istemiştir. Bu perspektiften
bakınca, çocuk ve gençlerin modern eğitim bilgisi ve en önemlisi sevgi ile donatılmaları gerektiğine inanan şair,
onlara sürekli ulvî değerleri
hatırlatmış; çalışmanın önemine, güzel sanatların gereğine önem vererek “yarının küçük güneşleri”
ne ülkenin aydınlatılması konusunda sahip olmaları gereken ülkülerini şiirlerinde bir bir iletmiştir. Bu
örneklerde de görüldüğü gibi Fikret, gençliğin toplumdaki yerini ve önemini kavrayan,
çocukların eğitiminin her şeyden önce gelmesi gerektiğini savunup bunu
şiirlerinde de belirten ilk şairimizdir.
Şermin,
Tevfik Fikret’in hece ölçüsüyle, kolay anlaşılır yalın bir Türkçe ile çocuklar
için yazdığı şiirlerden oluşan bir kitaptır. Bu kitapta yer alan şiirlerinde,
Tevfik Fikret, küçüklere aydınlık ve ilerici bir dünya görüşünü ileterek
çocukları çalışkanlığa, doğruculuğa, kardeşliğe, insanları sevmeye yönlendirmek
istemekte, onları iyi birer insan olmaya hazırlayacak duyguları işlemiştir.
Bunu yaparken de çocuk ruhunu ve çocuk dünyasını çok başarılı bir şekilde
yakalamıştır. O dönem ders kitaplarında okutulan
bu şiirler birçok insanı çocuk şiiri yazmaya yöneltmiştir. Bu şekilde "çocuk şiiri"
alanında, sonraki kuşaklara öncülük etmiştir.
Tevfik Fikret, kendisine esin kaynağı olan oğlu Haluk ile
ilgili şiirlerin bir kısmını kendi el yazısıyla basılan Haluk’un Defteri adlı
kitabında toplamıştır. Kitabın birinci kısmında Fikret, oğlu Haluk’a seslenerek
onu yurdunun kalkınması ve özgürleşmesi için çalışıp gerçeklerden ve bilimden
şaşmayarak aslı olmayan bilgilere inanmaması gerektiğine dair, yapılan
haksızlıklara ve eşitsizliklere sessiz kalmaması konusunda öğütler verir.
Haluk’un Defteri geleceğe umutla doludur. Fikret, bu şiirlerde gelecek
kuşakların zamanın kötülüklerini yeneceğine dair inancını göstermiştir.
Tevfik
Fikret, çocukların yalanlarla hurafelerle değil, bilimle, müspet doğrularla
büyütülerek cesaretli birer birey olmalarını istemektedir. Haluk’un Amentüsü
adlı şiirde bilim ve tekniği boş inançları yıkmakta önemli bir adım olarak
görür. Çünkü Fikret, karanlığı batıl inançların değil aklın gücünün
aydınlatacağını savunmaktadır. Çocukların sevgiyle büyütülmesi ve dini
konularla gözlerini korkutmak yerine onlara doğru yolun gösterilmesi
gerektiğine inanmaktadır. Şairin Ezan
şiirinin de değeri bu açıdan yüksek ölçeklidir.
Fikret,
Promete adlı şiirde, aydınlığa ve bolluğa susamış olan halkı mutluluğa
eriştirmek için miskinliği bilim ve sanattan alınan güçle kırarak, milleti
çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak atılımcı gücün bilgili ve kültürlü gençler
olduğunu düşündüğünden, gençlerin Yunan Mitoloji kahramanını örnek almalarını
ister.
Tevfik
Fikret’i en çok yoksul ve kimsesiz çocuklar düşündürür. Onun acıma duygusu ve
insancıllığı en çok onlar için yazdığı şiirlerde ortaya çıkar. Bir ramazan
akşamında aç, susuz, sefil bir vaziyette, yağmur altında dolanan çocuk,
Fikret’in merhametiyle birleşince anlamsal bir güç kazanmıştır. Ramazan
Sadakası, Hasta Çocuk ve Haluk’un Bayramı adlı şiirler bu durumun en açıklayıcı
örnekleridir.
Tevfik
Fikret, çocukların eğitiminden başka onların ruhsal durumlarını da önemseyerek
Keman şiiriyle onların ruh sağlığına da dikkat çekmiştir.
Fikret, çocukları “bugünün küçükleri, geleceğin büyükleri”
olarak değerlendirerek onları önemsemenin ülke gelişimine katkı sağlayacağını
düşünmüş ve böylelikle çocuklar için ayrı bir edebiyatın var olması gerektiğini
savunarak büyük bir atılımda bulunmuştur.
Hayatın
gerçekleri ile onları yüzleştiren ve
onlara, dünyayı çıplak gözle göstermeye
gayret eden Fikret, Ziya Gökalp’in dile
getirdiği “hayatın en tatlı çağı
çocukluktur” (Enginün, 1998:390)
düşüncesinden hareket ederek, onları bu
çağdan sonra gelecek zorluklara
hazırlamayı, bu küçük ama ruhları büyük
değerleri, medeniyetin bütün nimetleri
ile kucaklaştırıp yaşamının sonundaki
teselliyi bu şekilde sağlamayı
istemiştir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şairi; “Türkçede “nesil” ve
“gençlik” kelimelerine ilk defa hakiki
değerini veren” (Tanpınar, 1995:525)
kişi olarak nitelendirmesi, bu açıdan
dikkate değer bir özelliktir.
Tevfik Fikret’in Ferda adlı şiiri Servet-i Fünun döneminin
en nadide gözbebeğidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün de inkılâp ruhunu Tevfik
Fikret’ten aldığını söylediği ve Ferda şiirinin Atatürk için ayrı bir önem
taşıdığı herkesçe bilinmektedir.
Tevfik Fikret’in eşitlikçi ve özgürlükçü tutumu yadsınamayacak
derecede önemlidir. Fikret, kız ve erkek arasında hiçbir fark olmadığını, fırsat
eşitliği olması gerektiğini savunmuştur. Kızların gelecek hayatlarında anne
olacaklarını da göz önünde bulundurarak temel eğitim hakkından en başta onların
yararlanması gerektiğini düşünmüştür. Bir Kız Mektebi adlı şiiri bu konudaki
düşüncelerini açıkça ortaya koymuştur. Kızları çiçek olarak görerek onların
toplumdaki yerinin ne derece önemli ve hassas olduğuna dikkat çekmek
istemiştir. Şair bu şiirinin başında “kızlarını
okutmayan millet, oğullarını manevi öksüzlüğe mahkûm etmiş demektir; hüsranına
ağlasın!” şeklinde hitap ederek kızlara verilen değerin topluma yön
vereceğini belirtmiştir.
Tevfik Fikret, küçük yaşta bile büyük işler yapılabileceği;
ancak sorumluluk duygusuyla çalışmanın ve cesur olmanın gereği üstünde
durmuştur. Çünkü bu yaklaşımın, çocuğun kendini tanımasına, kişiliğini
geliştirmesine katkıda bulunacağı görülmektedir.
Görüldüğü üzere Tevfik Fikret, çocuk ve gençlerin hayatını
önemseyerek onların sağlıklı, eğitimli ve bilgili birer yetişkin olmaları için
şiirleriyle yol göstermeye çalışmıştır. Eşitlikçi ve özgürlükçü yanıyla muhafazakâr
kesimin eleştiri oklarını üzerine çekmiş olsa da o kendi yaptığı işin arkasında
durmuş ve inzivaya çekildiği anlarda biraz kırgın da olsa yine de kendi doğru
bildiklerinden şaşmadan yoluna devam etmiştir.