arkadaşlıklarla dolu. Vize ve final dönemi çevrene doluşup notlarının fotokopisini çektirmek isteyenler, gündelik yaşamda sokakta karşılaştığın zaman selam vermemek için eline telefonu alıp mesaj atıyormuş gibi yapanlarla aynı kişiler. Okul zamanı arkadaşlar konusunda titiz bir çalışma yapmak gerekiyor.
Her önüne gelene güvenip de derdini
anlatmamalı insan. Aslında herkes kendinin psikoloğu olmalı. Çünkü hiç kimse
seni senden daha iyi anlayamaz bu çıkarcı dünyada. Bugün yüzüne gülen, ertesi
gün arkasını dönüp gidiyor. Bazı kişiler tanıyorum ki kendi çıkarları için en
yakın arkadaşını satar. Sanki öpemediğin eli bükeceksin deniyormuş gibi herkes
uzanamadığı ciğere mundar deme mantığıyla ilerliyor kedi gibi. Ben bir psikolog
adayı olarak, her insanın dermanının içinde olduğunu ve ancak doğru insanla bir
araya gelip hayatının sorunlarını, sıkıntılarını paylaşıp anlattığı zaman
rahatladığını yani huzura kavuştuğunu söyleyebilirim. Gerçek arkadaşlığı bilen
dostunu doğru seçen insanların bir psikoloğa ihtiyacı kalmıyor. Görülen o ki
günümüzde her sene bir önceki seneden daha fazla psikoloji mezununun verilmesi
insanların arkadaş yoksunluğu içerisinde olduğunu gösteriyor. Sonuçta ihtiyaç
olmasaydı psikolojiye bu kadar rağbet olmazdı.
Üniversite hayatı ile söze başlamışken, okul
hayatında birkaç tane yabancı arkadaş edinmiş olan kişilerin sosyal medyadaki
iletilerini İngilizce yazmasını çok samimiyetsiz buluyorum. Sanki başkalarına
gösteriş yapmak istermiş gibi. İşin komik yanı ise artık İngilizce bilmeyen
insan sayısı iyice azalmış durumda. Yani neyin havasını kime yapıyorsun sen
arkadaş? İnsan önce kendini bilmeli…
Vakıf üniversiteleri ile devlet
üniversiteleri arasında bir dünya fark var herkesin bildiği üzere. Ama ben
ilginç olanını sizinle paylaşmak istiyorum. Vakıf üniversitelerindeki
öğrenciler vize ve final zamanı sınava nasıl hazırlansam, hangi konuları nasıl
yöntemlerle çalışmalıyım diye değil de sınav günü ne giysem, sınavdan sonra
hangi filme gitsem, akşamki partiye kimlerle katılsam diye düşünmekte. Ne yazık
ki günümüz gençlerinin durumu içler acısı. Ben gece hayatını sevmediğimden
midir bilemiyorum ama bana çok boş geliyor bu bar, disko, parti muhabbetleri.
Sınav zamanları sanırsınız ki bu üniversitelerde moda haftası geçidi yapılıyor.
Bir şıklık, bir yarış; mezuniyet gecesini aratmıyor.
İnsanlar
görselliğe gereğinden fazla önem veriyor. Güzeli daha güzel yapmak için
uğraşmalarının yanında her güzelin bir kusuru olduğunu bildiklerinden o kusuru
bulma çabasındalar. Son zamanlarda burun ve göğüs estetiğinde muazzam bir artış
var. Genç kadınlarımız henüz 17-18 yaşlarındayken fındık büyüklüğündeki
göğüslerini silikon ile portakal büyüklüğüne getirip aynada kendilerini ancak o
yapay halleriyle beğenmeye başlıyorlar. Ben, böyle bir estetiğe gereksinimim
olmadığından mıdır nedir, çok gereksiz buluyorum bu silikon takıntısını. Çünkü
göğüs kalıbın içinde jöle kıvamında bir maddenin olması bana tiksinç geliyor
sanki her an patlayacakmış gibi. Shakira’nın Objection adlı şarkısının klibinde
bu söylediğime benzer bir sahne vardı, her izlediğimde gülerim. Vücut yapmış
bir erkeğin göğüs kaslarını andırıyor bana silikonlu kadın göğüsleri. Ben ki
kadın vücudunun ne kadar estetik olduğunu her zaman dile getiririm, silikonun
yapaylığını bir türlü kabullenemiyorum. Gelgelelim burun estetiği kesinlikle
gerekli bir yaptırım. Çünkü ben de karga burunlu bir insanı beğenebileceğimi hiç
sanmıyorum ama yine de büyük konuşmamakta fayda var. Günümüz erkekleri lazer
epilasyona kadınlardan daha meraklı artık. Tam anlamıyla metro seksüellik
erkekleri sarmış durumda kabul etseler de etmeseler de. Erkeklerimiz artık
doğru yolu buldular, artık tek değil iki kaşları var ve göğüs kıllarından son
hızla kurtuluyorlar. Ne mutlu bana, çünkü özellikle plajlarda asla tahammül
edemediğim bir görüntüydü bu göğüs kılları. Bir de onları slip mayodan
kurtardık mı, biz kadınlar için görsel anlamda hiçbir sorun kalmayacak.
Estetiğe genel olarak karşı görünsem de gerekli olduğu yerde düzgünce yapılması
taraftarıyım. Ama bakımsızlığa asla tahammülüm yok. Biz kadınlar yine kişisel
bakımımızı pek ihmal etmiyoruz ama haydi erkekler, doğru yoldasınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder