Dinlediğimiz ve sevdiğimiz şarkılar bazı
psikologlar tarafından bilinçaltımızdaki çocukluk anılarımızın birer dışa vurumu olarak
yorumlanıyor.
İyi ama ben bunca şarkıyla böyle delicesine bir bağ kurarken bunların nasıl çocukluğuma dayandığı konusunda biraz afallıyorum. Düşünsenize çocukluğumda nasıl bir travma geçirdiysem sinirli anlarımda son ses Iron Maiden veya Led Zeplin dinlediğimde sakinleştiğimi hissediyorum. Bence dinleyerek sözde bir “bağ” kurduğumuz bu şarkıların çocuklukla hiçbir alakası olamaz. Sadece değişen ruh durumumuzu yansıttığına inandığımız şarkılar olabilir. Dinleyince mutlu olduğumuz, bizi sakinleştiren, sesini beğendiğimiz için sevdiğimiz veya müzik evrenseldir diyerek sadece melodisi hoşumuza gittiği için dinlediğimiz şarkılar vardır.
İyi ama ben bunca şarkıyla böyle delicesine bir bağ kurarken bunların nasıl çocukluğuma dayandığı konusunda biraz afallıyorum. Düşünsenize çocukluğumda nasıl bir travma geçirdiysem sinirli anlarımda son ses Iron Maiden veya Led Zeplin dinlediğimde sakinleştiğimi hissediyorum. Bence dinleyerek sözde bir “bağ” kurduğumuz bu şarkıların çocuklukla hiçbir alakası olamaz. Sadece değişen ruh durumumuzu yansıttığına inandığımız şarkılar olabilir. Dinleyince mutlu olduğumuz, bizi sakinleştiren, sesini beğendiğimiz için sevdiğimiz veya müzik evrenseldir diyerek sadece melodisi hoşumuza gittiği için dinlediğimiz şarkılar vardır.
Nedir sizce mutluluk?
O kadar geniş kapsamlıdır ki mutluluk olgusu; kimimiz için hiç
çalışmadığı bir sınavın
ertelenmesi en büyük mutlulukken, bir başkası için aylar
öncesinde beğendiği elbisenin indirim
zamanında sadece bir tane 38 bedeninin kalmış olması o kişiyi mutlu etmeye yetebilir. Benim için mutluluk, büyük bir boşvermişlikle radyo
kanallarını dolaşırken en sevdiğim şarkının karşıma çıkmasıdır.
Demek ki mutluluk “ansızın” ortaya çıktığında avucuna
alıyor bizi. Şimdi diyeceksiniz ki “madem o kadar seviyorsun o şarkıyı o zaman
iphone’una veya ipod’una yükle de ordan dinle.” Neyse reklam bir yana, ben elimin altında olanla
pek ilgilenmem o yüzden sevdiğim şeyleri sürekli
yakınımda tutmuyorum ki ondan çabuk sıkılmayayım. En sevdiği şarkıyı üst üste
10 kez dinleyen bir insan çabucak o şarkıyı tüketmiş olur ve bir
anda hevesi geçerek bıkkınlık hissine ulaşır.
Gerçekten de "yeter demek yetmez ki bazen" ve yetmiyor da zaten. Her biri kısa metraj film olan Gökhan Türkmen kliplerini bıkmadan usanmadan günün her anında izleyebilirim. Buradan Gökhan Türkmen’e sesleniyorum “ beni kendine aşık, kendini de bu aşka tanık ettin”..
Şarkılar insanın
halinden anlayan, doğru yerde doğru sözcükleri
kullanan bir arkadaştır aslında. Boşuna dememiş eskiler “şarkılar seni söyler .”
**
Gökhan Türkmen sevilmez mi ya :))
YanıtlaSilelinize sağlık güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilçok beğendim ben çok güzel bi yazı
YanıtlaSildeğişik ve hoş bir yazı olmuş :)
YanıtlaSiltarzınızı ortaya koymuşssunuz akıcı bir yazı olmuş.yeni yazılarınızı merakla bekliyorum.
YanıtlaSil