Ben
yanlış zamanda dünyaya gelmiş olabilir miyim acaba? 90ları yeniden yaşamak
istiyorum. Çocukluğum 90larda geçti ama ben 20li yaşlarımı 90larda yaşamak
isterdim… Ah bu 90ların şarkıları yok mu… Beni benden alır, öyle yerlere
götürür bırakır ki geri gelemem, gelmek de istemem.
Aslında
tam bir 90lar prensesiyim. Sene 1993, ekranlarda Çelik, şarkısını söylüyor “Ateşteyim”.
Kıpır kıpır. Sözleri saçma bile olsa beni eline geçirmiş olmalı ki “Çelik benim
aşkım” diyerekten o yaşta onun posterini bulup odamın duvarına çerçeveletmiş
biriyim ben! Ah o şarkılar benim içime işlemiş sanırım gayet maymun iştahlı,
şıpsevdi ruhlu birine yakışan sözleri var şarkının! 1995 yılında babamın onu
hiç sevmediği halde benim için acayip kalabalık bir yerde beni omzuna alıp da
sırada beklemek suretiyle Çelik’in imza gününe gittiğimiz de olmuştur. Çelik’le birlikte
fotoğrafımız bile var! İstediğimi elde edemediğim nerede görülmüş ki benim?
Hiç.
1993-1994
yılları arasında babamın yardımlarıyla evde kaset doldurduğum doğrudur! Evet,
şarkı söylemeyi seviyordum ama ne yapalım… İlk söylediğim şarkı ise Kenan
Doğulu’nun “Yaparım Bilirsin” şarkısıdır. Hani “Engel mi mesafeler aşk yoluna
meşk yoluna…” diye başlayan. O zamanlardan bu zamanlara gönderme yaparcasına…
Ama ne diyordu şarkıda “Yakarım Roma’yı da yakarım, olurum yine senin olurum”
azimli şarkılar seviyormuşum o zamanlarda da, beni iyi ifade ediyormuş sözleri;
90larda yazılmış olan tüm şarkıların sözlerinin saçmalığına gönderme
yaparcasına.
1995’te
Ege’nin şarkılarını dinler dururdum, çok severdim şarkılarını ama kendisini pek
beğenmezdim. Şimdi tekrar dinledim o şarkıları yine aynı şekilde etkiledi beni.
Adamın sesi güzelmiş ama tipi de fena değilmiş hani gayet yakışıklı bir
adammış. Bu aralar Ege’nin “Sevildiğini Bil Yeter” şarkısına sarmış
durumdayım, o zamanlar hiç dikkatimi çekmemiş bir şarkıydı bu. Zaman içerisinde
zevklerim de değişmiş bayağı anlaşılan. O zamanlar Ege’nin “Yaz Aşkım”
şarkısını dinleyip duygulanırdım hep yarım kalan bir aşktan bahsedildiği için.
E bir de o yaşlardayken bile yaz aşkım olmuştu benim (laf aramızda, o gelirdi
aklıma!). Zaten ben en çok yaz aşklarını sevmişimdir. Çocuktuk o zamanlar tabi ama yıllar sonra yeniden tanıştım
kendisiyle, hatırlamadı beni; zaten çocukken de platonik bir aşktı bendeki (5
yaşındayken ne aşkı ya Allah aşkına!). Kendisine hayatta başarılar dilerim…
Sene
1996, ekranda Kerim Tekin; şarkısı “Cici Baba”… İlk görüşte aşk! Tarifi yok.
Öyle büyük bir aşk ki bu; bir gün evde ateşler içerisinde hasta yatıyorum ve
hasta ziyaretine gelen büyük teyzem bana Kerim Tekin’in kasedini getiriyor. Kasedi
görür görmez elinden alıp walkman’ime takıp dinliyorum, ne ateş kalıyor ne
hastalık. Kerim Tekin’imin sesi beni iyileştiriyor… Mekânı cennet olsun. Onu
hiç unutmadım, unutamam. Karbeyazdır ölüm, bilirim sevdiğim; sen çok sevdin
oraları ve gittin erkenden cennete “Yaz Aşkım” filminde canlandırdığın gibi. 28
Haziran 1998’dir onu kaybettiğimiz gün. Buradan da hatırlatma yapayım.
1997
yılında Ali Güven vurgunu yaşadım ben! O yeşil gözleri ve büyük halka
küpeleriyle kalbimi çalmıştı. Hele hele bir keresinde Huysuz Virjin’in
programına katılmıştı da Huysuz’un yaptıkları karşısında sus pus oturmuştu, çok
üzülmüştüm! Annem dalga geçmişti “bu eziği mi beğendin sen?” diye. (ezik değil
o tamam mı?) “Yolcu” ve “Yadigâr” şarkılarını çok severim Ali Güven’in, onun
dışında bu aşk uzun ömürlü olmadı…
Bu
yazımı 90lara ayırdığım için 2000li sevdalarımdan bahsetmedim görüldüğü üzere… Başkalarında
olduğu gibi Tarkan, Kenan Doğulu, Burak Kut gibi klişe isimlerin aşkı olmadı
bende, hep kendi tarzımı buldum. Bir de
ben ne zaman kendimi mutsuz hissetsem, havalar soğusa, kış gelse çareyi 90larda
buluyorum. Minik Serçe'miz Sezen Aksu, Harun Kolçak ve Bendeniz düetleri, Aşkın Nur Yengi’ler, Taner'in tüm şarkıları, Onur Mete, Gülşen’in “Gel
Çarem” halleri benim acımı hafifletir, hem de bana ilham verir. 29 Aralık 1989’dan
1 Ocak 1990 doğumlu olaraktan tam bir 90lar kızıyım anlayacağınız!
**
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder