28 Nisan 2017 Cuma

Bu da Böyle Bir Anı

Sezen Aksu "Bırak Beni" şarkısında "ben ayrılamam sen beni bırak" diye sesleniyordu. Ben de 1 haftadır ara vermiştim bu şarkıyı dinlemeye. Beni alıp nerelere götürüyorsa bu şarkı işte... Her neyse çok da uzaklara değil aslında sadece 1 sene öncesine gidiyordum önceleri. Şarkının sözleri çok anlamlı, çok dokunaklı. Fakat ben bu şarkıyı Sezen'den değil de Tan'dan dinlemeyi seviyorum. Belki de Tan'ı sevdiğim içindir. Çok önemli mi? Değil. 

"Ben ayrılamam sen beni bırak" demektense "ben senden çoktan gittim, yalnızlığına selam" diyesim geliyor. Çünkü "gerçekten" sevmeyi öğreniyorum neredeyse son 1 aydır. Günlerim pırıl pırıl.

Beni sosyal medya hesaplarında bunca zamandır takip edip de vedalaşmaların ardından takibi bırakmayıp 3 hafta öncesinde takibi bırakıp "böyle olması gerekli değil mi?" diyene "sen de haklısın be kardeşim!" diyesim geldi. Sevmeyince böyle oluyor demek ki. Aklıma geldikçe de gülüyorum. Her neyse sana uğurlar olsun. Mutluluğumuzla zehirlemeyelim seni, yalnız kovboy! Bir daha da görüşmemek dileğiyle... 

18 Nisan 2017 Salı

Psikoloji: Bağlanma Korkusu

0-2 yaş arası bebeklik çağında ebeveyn/caregiver - bebek arasındaki ilişki ilerleyen dönemlerde kişinin bağlanma/bağımlılık düzeyine etki etmektedir.
Bakıcı kişiden güvenli bağlanma ve koşulsuz sevgiyi alan kişilerde bağlanma veya bağımlılık açısından ilerleyen yaşlarda herhangi bir sorun olmadığı belirtilmektedir. Bu yaşlardaki sevgi göstergesi biraz şefkat biraz da beslenme olarak karşı tarafa aksettirilmektedir. Fizyolojik ve emosyonel beslenme dediğimiz bu durumların aşırı doyurulması da yetersiz doyurulması da kişinin yetişkinlik çağında çevresindeki her şeyle (kişilerle, nesnelerle) kurduğu ilişkilere yansımaktadır. Özellikle tutarsız sevgi göstergesine maruz kalan çocukların ilerleyen yaşlarda borderline eğilim göstermeleri mümkündür. Bu noktada anne-kız ilişkisi mühimdir. Öte yandan bağlanma-fobi de bu şekilde gelişim göstermektedir.
Bazı durumlarda ise bağlanma korkusu öğrenme ile pekişen bir durumdur. Bir çeşit savunma mekanizması işlevi görmektedir. Uzun süre kendini kendinden olmayan her şeye kapayan insanlarda kalıcı bir kişilik bozukluğuna ek olarak bağlanma korkusu gelişmektedir. Özellikle obsesif kişilik yapısına sahip olan kişilerde bağlanma problemlerine oldukça sık rastlanmaktadır. Obsesyonlar kişinin kendisini korumaya yönelik davranışlar sergilemesine yöneliktir.

Bu kişilerin şu davranışları özellikle dikkat çeker:
-Çok kabayken bile çok kibar olurlar.
-Yalnız uyumayı severler.
-Hayatlarına kalıcı kişileri almaktansa yüzeysel ilişkiler kurmayı tercih ederler.
-Karşı cinsle olan ilişkileri genelde fiziksel ve yüzeyseldir.
-Seviştikten hemen sonra bütün kanıtları ortadan kaldırırlar. Çarşaf/havlu gibi malzemeleri apar topar çamaşır makinesine atıp makineyi hemen çalıştırırlar. Aşırı eğilim sergileyen kişilerin bu malzemeleri çöpe atıp çöp torbasını da dışarıdaki çöp konteynırına attığı gözlemlenmiştir.
-Hatırlatıcılardan daima uzak dururlar.
-Hayatına giren kişileri kendi isteklerine göre kullanma eğiliminde olurlar.
-A-B-C planları yapıp bir sonraki adımı hesaplama gayreti içindedirler.
-Kafalarının net olmasını isterler.
-Duygusal bir şeyler hissetmeye başladıkları anda kendi kabuklarına çekilip bu hissiyatları geçinceye kadar münzevi bir hayat yaşamaya çabalarlar.
-Hayatlaında kalıcı olacak hiçbir şeye tahammülleri yoktur.
-Bazı şeyleri düzeltmektense doğrudan onlardan uzaklaşmayı veya kurtulmayı tercih ederler.
-Oldukça manipülatif olup çevrelerindeki kişilere duygusal istismarda bulunurlar.

Bu kişilerin yaklaşık 1 sene boyunca bilişsel davranışçı terapi desteği alması gerekmektedir. Çözülmemiş yas süreci, anksiyete, obsesyon, travma sonrası stres bozukluğu tedavi yöntemlerini de içine alan bir süreçten geçirilerek eklektik bir yöntemle komorbit hali çözümlemek mümkündür.