28 Temmuz 2017 Cuma

Giyim Psikolojisi

Kıyafetler, insanı rezil de eder vezir de.
Vücut hatlarınıza uygun giyinmek ayrıdır, tarzınızı oluşturup o doğrultuda giyinmek ayrı. Ama en önemlisi zevk sahibi olmak.
Zevk sahibi değilseniz istediğiniz markadan dünyalar kadar para döküp kıyafet alın, yine de bir şey ifade etmez. Çünkü onu taşıyabilmektir marifet. Yerine uygun giyinmek ise bu durumun olmazsa olmazıdır. Sonuçta abiye bir kıyafetle spora gidemeyeceğiniz gibi askeri üniforma ile de plazada iş toplantısına gidemezsiniz. Yani gidersiniz de gülünç duruma düşersiniz işte. Bu sebeple giyim psikolojisi diye bir kavramın olması gerektiğini düşünüyorum.
İçinde kendinizi rahat hissetmediğiniz veya beğenmediğiniz halde zorunluluktan giydiğiniz bir kıyafet ile sokağa çıktığınızda kendinizi tedirgin hissediyor oluşunuz bunun bir kanıtıdır aslında. Tamam, giyime harcayacak belli bir bütçeniz yok diyelim; o zaman bütçenize uygun butikler var, pasajlar var. En olmadı semt pazarları var. Bazen gerçekten çok hoş parçalar karşımıza çıkabiliyor semt pazarlarından. Üstelik her yaşa her beden ölçüsüne her giyim tarzına uygun geniş seçeneklerle karşılaşabilirsiniz oralarda.
Alışveriş yapmak bir hobi olmadığı gibi “kendinizce” güzel giyinmek de bir zorunluluk değildir. Benim bahsettiklerim hayata dair küçük dokunuşlar sadece. Önce kendinizi önemsemeli ve ciddiye almalısınız ki hayat görüşünüz, kişisel birikiminiz ve ilgi alanlarınız paralelinde bir görünüme sahip olasınız.
Stilinize güvenmiyorsanız bu konuda profesyonel hizmet veren kişilerden destek alabileceğiniz gibi günümüzde artık herkes (Bu Tarz Benim, İşte Benim Stilim, Gardrop Savaşları vb. tv programları sağ olsun!) moda konusunda az-çok yetkili olduğundan mağaza personellerinden veya moda bloggerlarından da yorum isteyebilirsiniz.
Önemli olan, önce kendinizi sevin ve beğenin sonra da bunu kendinize kanıtlayın!
Bol bol kitap okuyun, gezin, fotoğraf çekin, eğitimlere katılın ama katılmış olmak için değil; kendinize bir şeyler katmış olmak için yapın bunları.