9 Şubat 2017 Perşembe

Bodur Cadı

Bir Bodur Cadı var ki hayatımda... Hayatımda dediysem iş yaşantımı kastetmiştim. Nihayetinde hayatım iş olmuş durumda. Yine de asla asosyal bir kadın olmadığım için tamamen işkolik olmadığım her halimden belli oluyor olsa gerek. Olmalı çünkü. Her neyse... Öyle çirkef, çingene bir zat ki bu ona Bodur Cadı adını koydum. Çünkü boy desen boy yok. (Benden kısa yani!) Yaşı desen almış başını gitmiş. Teyze olacak yaşta olmasına rağmen nişanlısı bile onu terk etmiş zaten. Dayanamamıştır ona daha fazla. Bodur Hanım'a iş dolayısıyla "Hanım" diyerek hitap ediyor olsam da o avare bir lakırtıyla sadece adımı telaffuz ediyor. Haddini bilmeyen bir zat işte, ne olacak! Ben ki 3 üniversite bitirmiş biriyim. Kendisi zar zor abidik kubidik bir üniversiteden uzaktan eğitim mezunuymuş! Yani onun benimle denk olabilmesi imkansız gibi bir şey. Ama cehaletinden cesaret alarak kendini bir halt sandığından edepsizliği iyice eline almış durumda. Bu arada "Cadı" deyince aklınıza sakın ola ki Tolga Abi'nin Hugo'sundaki yeşil gözlü, siyah saçlı, kavisli kaşları olan afet-i devran Cadı Sila gelmesin! Çünkü o gerçekten de Gothic Kraliçe, idol gibi idol. Güzellik abidesi.
Ama burada benim mevzu bahis ettiğim Bodur Cadı, dünyada tek kadın kendisi kalsa yüzüne bakılmayacak cinsten. Üstelik saygısız, ukala, cahil, görgüsüzün teki. Kelimelerin anlamlarını bile bilmeden kendisinden kat be kat üstün olan kişiler aleyhine konuşma gafletine düşen biri. Bir zavallı. Ona hayatta başarılar dilemiyorum, çünkü ASLA başarılı olabileceğini sanmıyorum!