17 Ekim 2012 Çarşamba

..Sosyal Medyanın Yanlış Yorumlanması..


   Sosyal ağlar, insanı asosyal mi yapıyor? İnsanlar artık birbirleriyle yüz yüze görüşmek yerine internet ortamında yazışmayı tercih ediyor. Sosyal medya tüm dünyayı sarmış durumda. İnsanlar artık anı olsun diye değil, birbirleriyle yarıştırmak için fotoğraf çeker oldu. Çekilen fotoğraflar ya instagramda değişikliğe uğratılarak paylaşılıyor ya da bir photoshop uygulamasından geçirildikten sonra sosyal ortamda arkadaşlara sunuluyor. İnsanlar birbirlerini fotoğraflarına beğeni sayısı, gelen yorumlar ve takipçi sayısına göre değerlendiriyor. Anlayacağınız artık fotoğraflar bir gösteriş malzemesi oldu. Fotoğraf stüdyolarının birinin camında gördüğüm bir yazıyı aktarmak istiyorum size: "Facebook için imaj fotoğrafları çekilir." Bence geleceğe yatırım yapmak isteyenler internet girişimciliğinin yanı sıra buna da el atsınlar. Ben bu işte bir ışık görüyorum.
http://sphotos-g.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/374033_10151112509281188_1592684048_n.jpg

   Günümüzde "sosyal medya fenomeni olmak" diye bir tabir var. Artık Mevlana’nın “ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” sözünün etkisi pek kalmadı. Çünkü insanlar gerçek yüzlerini gizleyip olmak istedikleri gibi sunuyorlar kendilerini. Olduğu gibi görünen bir insan evladı kalmamış artık yeryüzünde. Sanki insanların duygu, düşünce ve davranışları da photoshop süzgecinden geçirilmiş gibi. Kimse kendini oynamıyor, "kim olmak istediği" veya "kim gibi davranmak istediğine" odaklanmış herkes. Gösteriş merakı insanların hırs sebebi olmuş, herkes birbiriyle yarışıyor adeta. Sanki herkes eşit değilmiş gibi, birbiri üzerinde hâkimiyet kurmaya çalışıyor. Hatta öyle ki artık aynı masada oturan insanlar sohbet ederken birbirlerinin yüzüne bakmıyor, ellerinde telefon, ya oyun oynuyorlar ya da sosyal mecralarda vakit geçirmece. Artık arkadaşlık, dostluk insanları tatmin etmiyor olsa gerek. Bu sebeple mi artık kimse konuşurken konuştuğu kişinin yüzüne bakmıyor, onun yerine telefonla ilgilenmek daha hoşlarına gidiyor. Daha da ilginç olanı ise aynı masada oturduğu halde hiç konuşmayıp birbirleriyle telefondan yazışan insanlar gördüm ben. Onları halen çözebilmiş değilim, amaçları nedir bilmiyorum.
http://www.webtasarimantalya.web.tr/images/sosyal-medya-danismanligi.jpg
   Her zaman söylediğim bir söz vardır; “her hayat ayrı bir sahne ve herkes bu sahnenin bir oyuncusudur.”  Ama artık kimse kendi hayatını yaşamıyor. Başka başka sahnelerde hep aynı oyuncular var sanki. Gün geçtikçe insanlar bu yarış içerisinde birbirlerine benzemeye başlıyorlar. Herkes birbirini geçme gayreti içerisindeyken tek tipleştiklerinin farkına varamıyorlar, yazık. En saçma bulduğum uygulama ise beni tanıyan herkesin tek seferde cevabını bulabileceği "foursquare"dir. İnsanlar gittikleri her yerde kendilerini etiketlemeyi marifet sanıyorlar, bundan zevk alıyorlar ve o etiketlenmelerden aldıkları puanlarla hırs yapıp birbirlerini geçmeye çalışıyorlar. Ben, gizlilikten yanayım. Hayatını bu kadar gözler önüne serenleri anlamakta güçlük çekiyorum, onları çok gereksiz buluyorum. Uyumadan önce " I am at bed" diye check-in yapan insanlar biliyorum ben. Ne kadar zavallıca bir davranış. Bize ne senin yatağa giriş çıkış saatinden, nerede ne yaptığını bilmek zorunda değiliz, öğrenmek de istemiyoruz. Utanmasalar "I am at WC" yazacaklar yani o derece. Bu durum, kişiliği tam olarak oluşmamış kişilerin kendini gösterme biçimi olsa gerek. Yapmayın, etmeyin; kendinizi bu kadar düşürmeyin. Bırakın merak etsin insanlar sizi...
   Günümüzde televizyon programları, diziler ve benzerleri artık insanların ilgi ve tepkisini ölçmek amacıyla sosyal medyayı kullanıyor; twitterda trend topic yapılması amacıyla verilen hashtagler bunun kanıtı. Artık her yerde dijital medya savaşları yaşanıyor. Gelişen teknolojinin olumsuz etkileri arasında insanların kitap okumamaya, tiyatroya ve sanatın çeşitli dallarına ilgi göstermemeye başlaması söylenebilir. Artık gazete ve dergi tirajları düşüşe geçti, çünkü insanlar merak ettikleri her şeyi internetten takip etme imkânına sahipler.
  Öğrenmek istenilen bilgilerin internet aracılığıyla elimizin altında bulunması hem zamandan tasarruf sağlıyor hem de bilgi erişimini kolaylaştırıyor. Kurumların yaptıklarını, kurumsal gelişimleri arada bir engel olmadan hedef kitleyle doğrudan iletişime geçerek aktarması çok güzel. Günümüz halkla ilişkiler çalışmalarının yerini "yeni halkla ilişkiler" çalışmaları aldı ki; onlar da interaktiviteye son derece önem veriyor. Zaten zamanımızın en önemli atılımı da bu. Devir teknoloji devri, bilgilere hızlıca erişme devri. Kimsenin kaybedecek vakti yok. Bu sebeple de "dijital pr" önem kazanıyor. Bunlar sosyal medyanın artıları arasında sayılabilir.
http://www.teknolojioku.com/application/static/data/news/1/1350412842_sosyal-medya-ve-geleneksel-medya-arasindaki-fark.jpgAncak...

 Tek korkum insanların okur-yazarlığının azalarak entelektüelliğin zayıflamasıdır. Ben kültür mirasının çok değerli olduğunu ve kitapların bu mirasın yapı taşı olduğu kanısındayım. Burada doğrudan sosyal medyayı suçlamamak gerekir. Çünkü cehaletin temel sebebi insanların bilinçsizliğidir. Hepimizi bilinçlenmeye davet ediyorum.

**

3 yorum:

  1. Yazdıklarınıza katılmamak elde değil.. Gerçek dünyadan gitgide kopuyoruz. İnsanlar her yaptıklarını sosyal medyada duyurma ihtiyacı hissediyorlar.. "I am at bed"!!! gibi birşeyi paylaşmanın ne mantığı var.. Don't mind where you are at =)

    YanıtlaSil
  2. Sosyal medya insanların hayatını kolaylaştırıyormuş gibi görünse de bilinçsizce kullanılması sonucunda burada örneklerle açıkladığım gibi durumlar ortaya çıkıyor. Ve bunlar son derece komik görünüyor. Sanırım insanlarımız git gide yozlaşıyor.

    YanıtlaSil
  3. arzuhan kardeşoğlu20 Şubat 2013 21:45

    var mı böyle insanlar gerçekten?

    YanıtlaSil